Trafik Bir İletişimdir!
Günlük yaşamımızda söylemek istediklerimizi kelimelerle, davranışlarla jest ve mimiklerle karşımızdaki kişilere anlatmaya çalışırız. Trafikte ise aracımızı kullanarak, sürüş tarzımızla, sinyallerle, farlarla kendimizi ifade ederiz.
Peki, bunu ne kadar doğru yapıyoruz, kazalara neler sebep oluyor?
Sürücünün yeteneği, tarzı, kullandığı araca hakimiyeti ve ruhsal durumu trafikte önem taşır.
Sürücü olmak başlı başına bir beceridir. Kendisini tanıyan, ruh durumunun farkında olan kişi aracını kullanırken de diğerlerinin ruh durumunu fark etmeli ve dört bir yanına hakim olabilmelidir.
İletişimden bahsederken hep kendimizi doğru ifade edebilmekten ve karşımızdakileri de doğru anlayabilmekten bahsederiz. Belki de bunun en açık ifade bulduğu yer trafiktir.
Kendini doğru ifade etmekle araba kullanmanın ne alakası var diye düşünebilirsiniz.
Ne istediğini ne istemediğini bilmeyen kişi karşısındakinin istekleri doğrultusunda hareket edecektir. Yol verirse geçecek, yol vermezse gitmek istediği istikametten vazgeçecektir. Kendisi güzergâhını belirlemeden yola çıkarsa tereddütlü araç kullanacağından çevresindekiler de rahatsızlık duyacaktır. Zamanında sinyal vermiyor ve doğru şeride yerleşmiyorsa kornalar çalmaya başlayacak ve kişi de paniğe kapılacaktır.
Aracımıza bindiğimizde nereye, hangi güzergâhtan gidip aracı nerelere park edeceğimizi düşünmek işimizi kolaylaştırır. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar ve bunlara ait planlamalar ve uygulamalar da aynı şekildedir. Bir hedefimiz varsa bunu gerçekleştirmek için planlar yaparız. Karşılaşacağımız kişileri, problemleri tahmin eder ve olabilecek riskleri göz önünde bulundurursak işimiz kolaydır.Bunun için sadece kendimizi bilmemiz yetmez diğer insanları da tanımamız hangi durumlarda ne tür tepkiler verebileceklerini tahmin edebilmemiz gerekir. Önünüzdeki aracın sürücüsünün ruh halini tahmin edebilirseniz kaza riskiniz çok düşük olur. Aracı kullanma şeklimiz diğer araç kullananlara bilgi verir.
Agresif mi, öfkeli mi, sakin mi, saygılı mı, aracını tanıyor mu? Farkına varmadan aslında bu bilgileri alır ve veririz.
Ruh halimiz ve içinde olduğumuz çevre bizi çok yoğun bir biçimde etkiler.
O güne keyifli başlamışsa trafik yoğun değil ve işimiz de acele değilse, kendimizle ve çevremizle barışık oluruz. Böyle bir güne başlaya kişi iş yerinde de mutludur ve çevresine bu keyfi verir. Bir hastalık yada ölüm yaşanmışsa, arka arkaya olumsuz olaylar yaşanmışsa gerginliğimiz, öfkemiz, çaresizliğimiz ve üzüntümüz de çevremize yansıyacaktır. Trafik kazalarının çoğunda duymuşsunuzdur, cenazeye giderken kaza yapan araç diye. Hangi koşullarda nasıl araç kullandığımızın farkında olursak kendimizi kontrol altına alabiliriz.
Bunun yanında belki de sağlıklı olanlarımızın hiç aklına gelmeyen bir konu daha var. Çevremizdeki insanların kronik olan ve olmayan rahatsızlıkları. Şeker, tansiyon, görme problemi, kalp gibi. Eğer sağlıklı isek diğer insanları da kendimiz gibi görmek istiyoruz yada sağlıklı olduklarını düşünüyoruz.
“Sağlıklı değilse trafiğe çıkmasın kardeşim” diyenleri duyabiliyorum.
Aniden ortaya çıkabilecek durumları kontrol altına alamayız. Hele bu bizden kaynaklı değilse. Bir anda şekeri yada tansiyonu yükselen yada düşen biri ile karşılaşabiliriz. Biz önce kendimizi sonrada çevremizde yaşanabilecekleri düşünmeliyiz ki cebimizde karşılaşabileceğimiz sorunlara karşı bir çözümümüz olsun.
Hepimizin altındaki araç çok güçlü bir silah aslında. Hangimiz bunun tam olarak farkındayız. Bir otobüs kazası haberi duyduğumuzda en az onlarca kişinin ölüm haberini alıyoruz. Belki bu kadar insanın acı kaybının sebebi sürücünün eşiyle tartışması yada kredi borcu bekli de çocuğunun dersleriyle ilgili problemi olabilir, bilemiyoruz.Ama bilmemiz gereken bir şey varsa o da 21. yy da artık bilinçlenmemiz gerektiği.
Aracınızı kullanırken cep telefonu ile konuşmayın diye sürekli uyarılar var. Bunun ilk sebebi konsantre olamamak gibi görünüyor. Bunun yanında başka sebepleri olduğu açık; bunlardan bir tanesi de belki telefonu açtığımızda bizi etkileyecek, rahatsızlıklarımızı tetikleyerek, odaklanmamızı bozacak bir haber alma olasılığı da olabilir. Telefonumuzu uygun olduğumuz bir durumda açmamız hem bizim, hem de diğerlerinin sağlığı için çok önemli.
Toparlayacak olursak en önemli faktör sürücüdür.Kendi ruh durumumuz kadar diğerlerin ruh durumunu anlamak, kendi sağlığımıza yeteri kadar özen gösterirken başkalarının sağlık sorunlarına karşı da duyarlı olmak, trafiğe çıkmadan önce iyi miyim, sakin miyim, araba kullanacak durumda mıyım sorularının cevabına göre davranma cesareti göstermek, becerilerimizin yetmediği noktada kendimize karşı dürüst davranmak, gereksiz ve yersiz cesaret gösterilerinde bulunmamak gerekir.
“Keşke” leri ve “eyvah” ları olmayan bir yaşam sürmek istiyorsak öncelikle kendimizi eğitmeli ve çevremizdekileri de uyarmalıyız. Her birimiz yakın çevremize trafikle ilgili kendini eğitme konusunda destek sağlar ve duyarlı olursak suçlayacak kimse kalmayacaktır. İstemeden kendi hayatımıza zarar verebiliriz belki ama başkalarına zarar verme hakkımızın olmadığını hatırlamalıyız.
Trafik bir toplumun sağlıklı iletişim kurabilme becerisinin en iyi gözlemlendiği yerdir.
UZM. KLİNİK PSK. NURHAYAT YÜKSEL
Etiketler: iletisim, katarsisdm, psikolojikdanismanlik, toplumsaliletisim, trafik Kategori: Yetişkin Danışmanlığı