Neden Evlilik Terapisi (Çift Terapisi / İlişki Terapisi)?

İlişki, Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre; “İki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas”tır. Psikolojik açıdan baktığımızda kişiler arasındaki bağ; fiziksel, duygusal ve düşünseldir. Doğduğumuz andan itibaren doğamız gereği bir diğerine ihtiyaç duyarız. İlk iki yıl anne/bakıcı anne ile çocuk arasındaki bağlantı oluşur. Arkasından baba ile kurulan üçlü ilişki ile geleceğimizdeki tutum ve davranışlarımız şekillenir. Bu ilk modellerden sonra, gelişim dönemleriyle bağlantılı olarak, temas edilen her birey ve çevresel faktör kişilik gelişimini ve olaylara bakış açımızı etkiler.

İkili ilişkilerdeki bağlanma (güvenli ya da güvensiz) şekli, genellikle anne/bakıcı anne ile kurulan ilişkiye benzer. İçinde büyüdüğümüz ailedeki dinamikler hafızamıza kayıtlıdır ve bildiğimiz bir şarkı gibidir, sürekli tekrar ederiz.

”Neden evlilik terapisi, neden çift terapisi, neden aile terapisi, neden ilişki terapisi” gibi sorularımızın yanıtı da bu farkındalık düzeyinde başlıyor.

Evlilik terapisi, çiftlerin bir arada yaşamaya karar verdikten sonra kurdukları yeni aile içindeki çatışmaları yönetmek için gereklidir.

Genellikle çiftler boşanmaya karar verdiklerinde, ilişkinin yürümediği ve sorunların bir türlü çözülmediği durumlarda aile terapisi, evlilik terapisi, çift terapisi veya ilişki terapisi almaya karar verirler. İletişim sorunu yaşayan, anlaşılmadığını hisseden çiftler birbirlerinden uzaklaşırlar. Evlilik terapisi, aile terapisi veya çift terapisi ile bu sorunlara bir çözüm bulunacaktır. Ancak, evlilik kurumunu sürdürebilmek ve daha iyi iletişim kurabilmek için çiftlerin her ikisinin de aynı istek içerisinde olmaları önemlidir.

İlişkilerde, evlilikte ve aile içindeki sorunlarda, kendisinin haklı olduğunu ve karşısındaki tarafından anlaşılmadığını düşünen kişi, tek başına yol alamaz. İlişkide iki kişi vardır ve iki ayrı fikir olması kaçınılmazdır.

Evlilik terapisi, çift terapisi veya aile terapisi öncelikle aşağıda ele alınan konulara ağırlık verecektir.

Sağlıklı ilişkiler kurup sürdürebilmek; öncelik kendi istediğimiz, hayal ettiğimiz “evlilik” için neler beklediğimizi ve neler verebileceğimizi bilmekle başlar.

İlişkide yaşanan çatışmaları çözme becerisi geliştirmek; kendi ilişki/bağlanma şeklimizi, olaylara nasıl tepki verdiğimizi bilmek ilişkide yaşanacak sorunlara daha kolay çözüm bulmamızı sağlar.

Aileler arasındaki çatışmaları yönetebilmek; Büyüdüğümüz ailede ebeveynlerin sorun çözme becerileri, annenin kişilik özellikleri, babanın kişilik özellikleri, anne baba arasındaki ilişki biçimi ve onların çevreleriyle kurdukları ilişki bize yol gösterici olur. Böylece karşımızdaki her birey için de bu durumun geçerli olacağı gerçeğiyle karşılaşırız. Her bir birey farklı bir aile ve ortamda yetişir, her ailenin kendine has öncelikleri ve değerleri vardır.

Kavga, suçlama, aşağılama, tehdit, ben ve sen; tüm bunlar güç savaşları olarak değerlendirilebilir. Evlilikte ben ve sen yerine “BİZ” olabilmek, ilişkiyi dengede tutmayı başarabilmek önemlidir.

İlişkilerden neler bekleriz; sevildiğini hissetmek, değer gördüğünü ve yeterli olduğunu hissetmek her ilişkide olmazsa olmazdır.

Evlendikten sonra ya da evlilik kararı aldıktan sonra ortaya çıkabilen huzursuzluk, panik, panik atak, depresyon, gergin ve sinirli olma gibi psikosomatik şikâyetlerde evlilik terapisti, aile terapisti veya ilişki terapisti tarafından ele alınacak konular arasındadır.

Tüm bu sorulara cevap ararken iletişim becerilerine ve yetiştiğimiz ailenin dinamiklerine bakmak gerekir. Kendi ailemizi kurarken bu görüp yaşadığımız ortamın bizi nasıl etkilediğini fark etmek ilk adım olmalıdır.

UZM. KLİNİK PSK. NURHAYAT YÜKSEL

Etiketler: aile, aile danışmanlığı, aile terapisi, çift, çift danışmanlığı, çift terapisi, evlilik, evlilik danışmanlığı, evlilik terapisi, ilişki, ilişki terapisi Kategori: Aile, Çift ve Evlilik Danışmanlığı