Duygusal Yaşamda Sınırlar (Sınır Nedir?)
Fiziksel yaşamımızda sınırları görmek kolaydır. Trafikte, sahip olduğumuz mülkiyette, adalette bunları kanunlarla, işaretlerle, çitlerle, resmi belgelerle görebiliriz.
Ancak duygusal dünyamızda bu sınırları görmek çok daha zordur.
Sınırlar kendimizi tanımlar, kim olduğumuzu ve kim olmadığımızı belirler. Neye sahip olduğumuzu ve nelerden sorumlu olduğumuzu bilmek özgür olmamı sağlar.
Kendi hayatımıza sahip çıkamazsak karşımıza çıkan seçenekler ve çeşitler azalır. Sınırlar nelerden sorumlu olduğumuzu göstermenin yanı sıra nelere sahip olmadığımızı ve nelerden sorumlu olmadığımızı da tanımlamamızı sağlar. Örneğin; biz başkalarından sorumlu olamayız. Hiçbir zaman bize başkalarını kontrol etmemiz söylenmez. Ancak buna rağmen başkalarını kontrol etmek için vaktimizin ve enerjimizin çoğunu harcarız.
Biz başkalarına karşı kendimizden sorumluyuz.
Aynı zamanda insanların kendi sorumluluklarının bilincinde olarak birbirlerine yardım etmesi de her bilinç ve inançta mevcuttur. Bir yandan da herkes, yalnızca taşıyabileceği kadar sorumluluğa sahiptir. Bazı şeyleri kimse bizim için yapamaz. Hayatımızın kendi sorumluluğunu almamız gerekir.
Sınırlar duvar değildir. Karşılıklı geçişe izin verecek kadar saydam ancak tehlikeleri uzak tutacak kadar sağlam olmalıdır. Sınırlarımız önce bedenimizin üstündeki deriyle başlar. Bu bedenimizi dışarıdan gelecek saldırılardan korur. Manevi ve duygusal dünyamızda kendimizi koruyan ve sınırlarımızı belirleyen en önemli kelime “Hayır’dır. Bu diğerlerinden ayrı olarak var olduğumuzu ve kontrolün bizde olduğunu gösterir. Hayır kelimesi istismara karşı da sınırlarımızı koyarken en önemli kelimedir.
Sınırları zayıf olan insanlar kontrol edilmeye, baskıya, taleplere ve bazen de başkalarının gerçek olmayan ihtiyaçlarına hayır demekte güçlük çekerler. Hayır dedikleri kişiyle olan ilişkilerini tehlikeye atacaklarını düşünürler. Bu yüzden bir taraftan istenileni yaparken diğer taraftan da içten içe öfkelenirler.
Birisi bizden bir şey yapmamızı istediğinde kendimizi baskı altında hissedip isteksizce, hayır diyemeden istenileni yaparsak kendimizi kontrol edemediğimizi görür ve başkaları tarafından kullanıldığımızı hissederiz. Bazen istemediğimiz bir durumdan fiziksel olarak uzaklaşmamız sınırlarımızı korumamıza yardımcı olur. Böylece sınırlarımıza esneklik getirir, kendimizi tehlikelerden sakınabilir ve bizi üzmeye devam eden kişilerden uzaklaşarak olası problemleri önlemiş oluruz.
Bir kişi veya göreve zaman harcamayı bırakmak da hayatımızda sınırlarımızı oluşturmamız gereken ve kontrolün elimizden çıktığı durumlarda kontrolü tekrar elimize almamızı sağlayabilir. Duygusal mesafe de istismar edinilen ilişkiler yaşayan kimselerin rahatlamaları için güvenli bir aralık oluşturmalarını sağlar.
Sınırlar değerlerimize uygun olarak yaşamamızı, bunun bizim için önemli olduğunu ve bu durumumuzu korumamızı sağlayan mücadele aracımızdır.
Aile içinde, ilişkilerde ve kendimize karşı nasıl sınırlar geliştirebiliriz?
Bir sonraki yazımızda…
UZM. KLİNİK PSK. NURHAYAT YÜKSEL
Etiketler: danışmanlık, eriskin, evlilik danışmanlığı, iliskiler, katarsis, psikolog, psikolojik danışmanlık, sinirlar, sınır koyma, yetişkin Kategori: Aile, Çift ve Evlilik Danışmanlığı, Yetişkin Danışmanlığı